Gökhan Özen ile Röportaj



Gökhan Özen




GÖKHAN ÖZEN, 2010 YILINI SES GETİREN BİR SINGLE VE YEPYENİ BİR ALBÜM KAYDI İLE TAMAMLADI. EKİBİMİZ, ŞU SIRALAR “TESLİM AL” İSİMLİ, YÖNETMENLİĞİNİ DE BİZZAT YAPTIĞI PARÇASI İLE EKRANLARIMIZDA YER ALAN SANATÇI İLE ÇALIŞMALARI HAKKINDAKİ GELİŞMELERİ KONUŞMAK ÜZERE BİR ARADAYDI.

ÖNCELİKLE HOŞGELDİNİZ, BEN İLK OLARAK “DAHA ERKEN” İLE BAŞLAMAK İSTİYORUM ÇÜNKÜ ALBÜMDEN ÇOK KISA BİR SÜRE ÖNCE ÇIKARDINIZ SINGLE’I. BİR NEVİ ALBÜMÜN HABERCİSİ OLDU BU PARÇA...

Hoşbulduk. “Daha Erken” yazın çıkardığımız single parçasıydı. Aslında bu albümün çıkış parçası olarak düşündüğümüz bir parçaydı. Daha sonra, ben stüdyodan çıkmamakta ısrar edince, şirketimiz ile birlikte bir karar aldık. Fan’larımız görmeyi çok istiyorlardı ve dedik ki; onlar dinlesin diye albümün çıkış şarkısını single şarkısı olarak yayınlayalım. Yayınlarken de 60’dan fazla versiyon hazırladık. O da şöyle; Türkiye’den ve Avrupa’dan bazı şehirlere göre versiyonlar hazırladık. “İstanbul Daha Erken”, “Amsterdam Daha Erkan”.. gibi. Dj arkadaşlarımız da kendi şehirlerine göre çaldılar parçaları, ben de çok rastladım buna. Avrupa’da şu an halen, örneğin kısa bir süre önce İsviçre’de “İsviçre Daha Erken” çalıyordu.

BU VERSİYONLAR İLE İLGİLİ OLUMLU ELEŞTİRİLER GELDİ Mİ ?

Geldi tabi, emek sonuçta, farklı birşey. Ben stüdyoda sürekli şarkılar ile haşır neşir olduğum için farklı fikirler peşinde koşuyorum açıkçası. Bazen notaların içinde kaybolup, iş çok uzadıkça karamsarlığa kapıldığınız olabiliyor. Kararsızlık oluyor ama bir yerde, parçalar ve albümün geneli ile ilgili müzikal olarak farklı projeler geliştirerek de dinleyiciye daha iyi, daha doğru, daha emek verilmiş şeyler verdiğimizi düşünüyorum. O da beni rahatlatıyor açıkçası.

DİLERSENİZ ALBÜMÜN DETAYLARINI KONUŞALIM ÖNCELİKLE...

Tabi ki, albüm 14’ü yeni parça ve iki versiyon olmak üzere 16 track’ten oluşuyor. Benim 10. yıl albümüm ve benim için bu albümün en güzel yanı, profesyonel müzik kariyerimin 10. senesinde, müzik dünyasının devlerini; Sezen Aksu, Nazan Öncel, Şehrazat, Ahmet Selçuk İlkan gibi devlerini, naçizane benim şarkılarım ile bir araya getiriyor olması. Ekibime bakacak olursak; benim, bir müzik adamı olarak her zaman çok inandığım Erhan Bayrak ve Suat Aydoğan var aranjelerimde. Zaten 5 - 6 senedir 3 aranjörlü olarak çıkar benim albümlerim. Ben önce kendi şarkılarımı aranje ederim. Farklı birşeyler düşündüğümde, bir şarkı ile ilgili ya da başka bir ruh katayım dediğim zaman Erhan’a ve Suat’a veriyorum. Bu albümde de böyle oldu, üç müzik adamının elinden çıktı. Yurt dışında bir çok parça yaptık ve bir çok versiyonları var şarkıların.

ÇOK UZUN OLMAMAK İLE BİRLİKTE, DUYUMLARIMIZI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK ALÜBÜMÜN ÇIKIŞ SÜRESİNİN UZADIĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ ? NEDEN GECİKTİ ?

Şöyle oluyor; sounda çok kafayı taktığınız zaman, mesela bir parçanın davullarını yazarken, onlarca farklı versiyon yazabilirsiniz ve her biri o parçaya farklı bir ruh katar. Dolayısı ile imkanlar son 6 - 7 yıldır geliştiği ve teknik olarak da yurt dışındaki imkanların da elimizde olması ile birlikte, iş özellikle benim için çok yavaşladı. Eskiden parçanın aranjesini yapıyorduk, oturuyorduk, mix’liyorduk ve bitiriyorduk ama şimdi o şarkıyı yapıyorsun, bir versiyon yapıyorsun, bir daha bir versiyon yapıyorsun, o versiyonu gidip yurt dışında mix’liyorsun yani işler permütasyon kombinasyon hesabına dönüyor. Böyle bir albüm oldu bu da, üzerinde çok emek var. Yurt dışında çok değerli müzik adamları ve teknisyenler ile birlikte çalıştık. Türk müziğinin tınısını da yabancı müzik adamları ile tartışma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Biz de mesela, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir grup keman olayı vardır, seviyoruz, ben de çok seviyorum böyle şarkıları. Böyle hafif Türk Sanat Müziği ya da Arabesk dokuları olan şarkılarım da çok vardır benim. Ben de dinleyicim de çok severiz ama bir yerde de artık farklı birşeyler de denemek lazım diye düşünüyorum. O yüzden de eski tavrımı kaybetmeden ama yeni birşeyler de katarak “Başka” adını verdiğimiz çok güzel bir albüm hazırladık diyebilirim.

ŞU SIRALAR EKRANLARDA ALBÜMÜN ÇIKIŞ PARÇASI “TESLİM AL”I İZLİYORUZ. BU PARÇA İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞTIĞINIZ YABANCI EKİP NE DÜŞÜNDÜ ?

“Teslim Al” için şunları söyleyebilirim; yurt dışında ciddi emekler ile Türk Pop Müziği’ne farklı tınılar katmak adına yabancı müzisyenler ile omuz omuza verdik ve farklı bir track yarattık. Orjinalinde, içinde İngilizce bir part da var. Ben biraz dünya müziği ile kendi müziğimizi harmanlamamızda zarar görmüyorum. Londra Metropolis stüdyosunda çalışırken yabancı solistler de gelip “Teslim Al”ı dinlediler ve şaşırdılar. Bu Türkiye’de Türk müziği ama bizim soundumuz ile de çok örtüşmüş dediler.

KLİPTE DE YÖNETMEN KOLTUĞUNDA SİZİ GÖRÜYORUZ... BÖYLE BİR PLANINIZ VAR MIYDI YOKSA SİZİ YÖNETMENLİK YAPMAK KONUSUNDA TEŞVİK EDEN, BEKLENTİLERİNİZ Mİ OLDU ?

Klibi Londra çektim ve yönetmenliğini de ben üstlendim. Daha önce de böyle yönetmenlik denemelerim olmuştu. Bundan sonra da kendi kliplerimin yönetmenliğini yapmak istiyorum. Özellikle bu albümde, tüm şarkıları kliplendirmek ve yönetmenliklerini yapmak istiyorum çünkü farklı fikirler var kafamda geliştirdiğim. Artık klipler çok aynılaştı ve bu da beni çok rahatsız ediyor. Aslında çok sevdiğim yönetmenler var ve çok da güzel işler çıkarıyorlar gerçekten. Türkiye standartlarının da üstünde artık dünya standartlarında, ışığı ile, rejisi ile, kurgusu ile montajı ile olsun ama çok aynılaştığını düşünüyorum. Bunun sebebi de klip sektörünün birkaç spesifik yönetmen üzerinde toplanmış olması. Ekrandan okuyorsun artık izlerken, bu klibi “X” çekmiştir, “Y” çekmiştir diyebilirsin ve o zaman da farklı birşeyler istiyorsun. Bu anlamda Londra’da bir set kurduk ve iki gün boyunca sette koşuşturduk. Çok ciddi bir süreçti. Sadece izinlerini almak için 10 – 15 gün uğraştık. Çok ciddi bir güvenlik ağı çerçevesinde çekildi, çünkü seksi sayılabilecek, yani seksi olması beklenen bir polis ve hemşire vardı ve o yüzden zorlanırız diye düşündük. Ben sürekli koşturdum, İngiliz halkı sokakta kızlara laf attı. Öyle onlar ile uğraştık ve finalde de keyifli bir klip olduğunu düşünüyorum. Yansıttık, yani o yansıtmak istediğim şeyi yansıtabildik. Bundan sonra da biraz daha farklı şeyler deneyeceğim. Bakalım...

BU KIŞ AĞIRLIKLI OLARAK AVRUPA’DASINIZ, AVRUPA’LI TAKİPÇİLERİMİZE BUNUN MÜJDESİNİ VERELİM. KONSER DETAYLARINIZI ANLATABİLİR MİSİNİZ ?

Evet, ağırlıklı olarak kış aylarında Avrupa turnesinde oluyorum. Ben gece çalışması yapmadığım ve barlarda şarkı söylemediğim için, halk konserlerinde, festivallerde ve yaz konserlerinde sahne alıyorum. Kış aylarında da Avrupa turnesinde oluyorum. Bu sene de böyle olacak. Haziran ayına dek Almanya, İsviçre, Avusturya, Londra, Paris gibi şehirler başta olmak üzere Avrupa’da pek çok şehri ve Türki Cumhuriyet’leri gezeceğiz. Tahmin ediyoruz 20 – 25 konserlik bir turnemiz olacak yaz aylarına dek zamana yayarak. Konserlerin detaylarını öğrenmek isteyenler benim resmi web sayfam www.gokhanozen.com.tr‘den girip istedikleri tüm detayları öğrenebilirler. Nerede olacak, kaçta başlıyor, kaçta bitiyor tüm detaylar burada yer alıyor. Playback mi, canlı mı oluyor ? Biz de böyle bir kültür yok ama orada var. Amerika’da da çok var aslında.

PEKİ SİZ, BU KÜLTÜRE UZAK BİRİSİ OLARAK ZORLANMIYOR MUSUNUZ BU TÜR KONSERLERDE ?

Başlarda bana çok garip gelmişti playback konser vereceğiz dedikleri zaman çünkü tek başınasın ve önünde bir dinleyici kitlesi var. Sonra biraz araştırınca baktım ki çok önemli starlar da bunu yapıyorlar. Özellikle Las Vegas gibi yerlerde çok yapılıyor. Live konserlerimiz de var. Bunları web sitesinden herkes bakıp öğrenebilir.

ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ STÜDYOMUZA BU GÜZEL ZİYARETİNİZ İÇİN, KISA SÜREDE YENİ GELİŞMELER İLE GÖRÜŞMEK DİLEĞİ İLE ...

Ben de sizlere teşekkür ederim.


0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Favorites More